Evet, güneşe çıkın, ancak...

Evet, güneşe çıkın, güneş kendinizi iyi hissetmenizi sağlar, cildiniz bronzlaşıp güzelleşir ve D vitamini sentezlenir. Evet, ama... Hamilelik esnasında güneşe çıkarken ekstra özen göstermeli ve aşırıya kaçmamalısınız. Cildinizi iki kat daha fazla nemlendirin.

Hamilelerin cildi özellikle hassastır. Bunun temel nedeni hormonal değişikliklerin terleme yoluyla nem kaybını arttırmasıdır. Dolayısıyla nemsiz kalan cildinizin güneşe maruz kalması, durumu daha da kötüleştirecektir. Güneşin cildinize zarar verip onu kuruttuğu bilinen bir gerçek! Önleyici bir tedbir olarak siz ve bebeğiniz için güvenli, cildinizi beslemek üzere özel olarak tasarlanmış ürünler kullanarak yüzünüzü ve vücudunuzu nemlendirmeniz oldukça önemlidir. Aksi takdirde gerginlik, rahatsızlık hissi ve elastikiyet kaybı riskiyle karşı karşıya kalırsınız ve çatlaklarınız büyüyebilir.

UVA ve UVB güneş ışınlarına maruz kalmak ciltte koyu renkli leke görülme ihtimalini arttırır. Ve bu duruma hamilelikte daha sık rastlanır, çünkü hormonlar bronzlaşmamızı sağlayan ve bazen de leke oluşumuna zemin hazırlayan pigment olan melanin üretimini arttırır. Buna dikkat etmediğiniz takdirde yanaklarınızda ve alnınızda böylesi lekeler oluşabilir ve siz de çok duyduğunuz gebelik maskesi sorunuyla karşılaşabilirsiniz. Göbek deliğinin altındaki koyu renkli ince çizgi de daha belirgin bir hale gelebilir. Aynısı ortaya çıkabilecek çatlaklar için de geçerlidir, aşırı pigmentasyon durumu bunların görünürlüklerinin artmasına sebep olabilir. Bu yüzden yüksek faktörlü bir güneş koruyucuya (50 SPF, suya dayanıklı, UVA ve UVB filtresi içeren) en çok ihtiyaç duyacağınız zaman hamileliktir; ayrıca güneş çarpmasından ve melanomdan da korunmalısınız.

Yine hormonlar ve kilo alımı nedeniyle hamilelik esnasında kan dolaşımında sorunlar yaşanır. İlk üç aylık dönemden itibaren damarlardaki kan durgunlaşır, damarlar genişler ve yüzeyleri hassaslaşır. Uzun süre hareket etmeden güneşe maruz kalmak da aynı etkiye sahiptir. Bu yüzden bacaklarda ağırlaşma hissine ve hatta varislere neden olan bu iki şeyden de kaçınmanız büyük önem taşır. Güneşe çıktığınızda bacaklarınızı hareket ettirmeli veya gölgede tutmalısınız. Ve anında ağırlık hissini rahatlatan, özel olarak hamileler için geliştirilmiş ferahlatıcı jellerden kullanabilirsiniz.

Yanınıza şapkanızı, güneş gözlüğünüzü ve suyunuzu almayı unutmayın. Gün boyu güneşte kalmanız tavsiye edilmemektedir; 10.00 ile 17.00 arasında bir saat kadar güneşte kalmak kalsiyum emilimi açısından gerekli miktarda D vitamini üretimi için yeterlidir. Ancak güneşte kaldığınız süreyi kısaltmanız başka tedbirler almanıza gerek kalmadığı anlamına gelmez. Güneş çarpması ve lekelerinden korunmak için şapka takmak büyük önem taşır; ayrıca güneş gözlüğü de hormonlar nedeniyle daha az gözyaşı üreten ve tahrişe karşı hassaslaşan gözlerinizi korumak için gereklidir. Bir şişe su da vücut işlevleriniz ve cildiniz açısından yıkıcı etkilere sahip hormonal ve güneş kaynaklı su kaybını dengelemek için en büyük dostunuz olacaktır.

Güçlendirici bakıma ağırlık verin. Güneş cildinize zarar verip onu kuruturken, rüzgar, yüzme havuzlarındaki klor, denizdeki tuz ve terleme de aynı etkilere sahiptir. Bu nedenle güneşe çıktıktan sonra cildinize hassas bir güçlendirici bakım yapmalısınız. İşe, ekstra nemlendirici özelliğe sahip bir cilt temizleyicisi ile tahrişe neden olabilecek tüm tuz, kum ve diğer kalıntıları temizleyerek başlayın. Kurulandıktan sonra (havluyu sürterek değil cildinize bastırarak) cildinizin vereceği reaksiyonları engellemek ve onu derinlemesine nemlendirmek için endişe etmeniz gerekecek hiçbir bileşen barındırmayan rahatlatıcı ve nemlendirici bir balsam kullanın. Bu tür ürünlerin tamamının üzerinde "güneş sonrası" yazması gerekmez. Bununla birlikte yüzünüz için nemlendirici balsamın yanı sıra bir bakım kremi de kullanmanız iyi olacaktır.