Yeni doğum yaptınız ve hissettikleriniz, hayal ettiğiniz gibi değil mi?
Doğum sonrası dönem, her kadın için farklı bir deneyimdir. Kimi zaman bu deneyim, toplumun çizdiği “mutlu anne” portresinden oldukça farklı olabilir. Mustela olarak, bu dönemde yaşanabilecek duygusal ve fiziksel değişimlerin normal olduğunu biliyor ve konuşulmayanları konuşmak istiyoruz. İşte post-partum (doğum sonrası) döneme dair en yaygın 5 tabu ve bu süreçte kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olacak bazı bilgiler…
1. Bebeğinize bağ kurmak zaman alabilir
Bebeğiniz kucağınızda ama siz beklediğiniz o “ilk görüşte aşk”ı hissetmiyor musunuz? Merak etmeyin, bu yalnızca sizin başınıza gelmiyor.
Hamilelik boyunca kurulan hayaller, doğum sonrası yerini yorgunluk, karmaşa ve duygusal dalgalanmalara bırakabilir. Bebeğinize olan sevginizin zamanla büyümesi çok normaldir. Bu, onunla aranızda bir bağ kuramayacağınız anlamına gelmez.
Bu duyguları içinize atmak yerine paylaşmak, hem size hem bebeğinize iyi gelir. Yakın çevrenizle konuşamıyorsanız, ebe/doktor desteği ya da anneler için oluşturulmuş güvenli topluluklar bu dönemde size rehberlik edebilir. Unutmayın: Annelik, zamanla şekillenen bir bağdır.
2. Fiziksel rahatsızlıklar doğumdan sonra da devam edebilir
Doğum sonrası vücudunuz iyileşmeye çalışırken çeşitli rahatsızlıklar yaşayabilirsiniz:
-
Loşi (doğum sonrası kanamalar): 7 gün ile 6 hafta arasında sürebilir.
-
Doğum sonrası sancılar (rahmin küçülmesi): Özellikle ikinci veya üçüncü doğumlarda daha yoğun olabilir.
-
Sezaryen, epizyotomi ya da yırtık sonrası dikişler: İyileşme süreci zaman alabilir.
-
Göğüslerde doluluk veya ağrı, özellikle emzirme döneminde.
-
İdrar kaçırma, pelvik taban kaslarının zayıflamasıyla oluşabilir.
-
Perine bölgesi rehabilitasyonu: Pek çok kadının ihtiyaç duyduğu ama çoğu zaman göz ardı edilen bir konudur.
Bu belirtiler rahatsız edici olsa da, vücudunuzun yeniden dengeye kavuştuğunun bir işaretidir. Her kadının iyileşme süreci farklıdır. Önemli olan, yaşadıklarınızı saklamak yerine konuşmaktır.
Kanamanızda pıhtı görüyorsanız, dikişleriniz ağrıyorsa ya da göğsünüzde hassasiyet fark ettiyseniz, mutlaka sağlık profesyonellerine danışın. Kendinize bakım göstermek, bebeğinize de iyi bakabilmenin ilk adımıdır.
3. Bebek geldikten sonra ilişkiler sarsılabilir
Eşinizle artık eskisi gibi olmadığınızı mı hissediyorsunuz? Küçük şeyler büyük tartışmalara mı dönüşüyor? Henüz bebeğiniz bir yaşına bile gelmeden ilişkinizi sorguluyorsanız, yalnız değilsiniz. Bu durumun adı bile var: Baby clash.
Bir bebekle birlikte evdeki düzen tamamen değişir.
-
Sürekli yorgunluk
-
Yoğun tempo
-
Hayal edilen aile hayatının gerçeklerle örtüşmemesi
-
Azalan cinsellik
-
Eşinizle baş başa zaman geçirememek...
Tüm bunlar çiftler üzerinde ciddi bir baskı yaratabilir. Başlarda küçük görünen sorunlar zamanla büyüyebilir ve ilişkide uzaklaşmalara neden olabilir.
Bu süreçte iletişim kurmak çok önemlidir. Duygularınızı paylaşmak hem sizi rahatlatır hem de eşinizi daha iyi anlamanızı sağlar. Ancak uykusuzluk, stres ve yorgunluk içinde bu iletişimi yeniden kurmak kolay olmayabilir. Bu noktada bir uzmandan destek almak ilişkinizi yeniden dengelemenize yardımcı olabilir.
4. Karnınız artık eskisi gibi değil – yumuşak ve boş
Sosyal medyada her ne kadar doğum sonrası vücudunu olduğu gibi gösteren anneler artsa da, hâlâ birçok kadın doğum sonrası bedenine yabancılaşabiliyor.
Eve Simonet’in söylediği gibi:
“Hamileyken vücut kutsanıyor ama doğumdan sonra kimse o iyileşme sürecindeki, gevşemiş, boş vücudu görmek istemiyor. Çünkü toplum kadın bedenine karşı çok talepkâr.”
Birçok kadın doğumdan sonra karnına dokunmakta, aynaya bakmakta zorlanabiliyor.
Üstelik “kilolar doğumla birlikte gider” algısı da hayal kırıklığı yaratabiliyor. Bu fiziksel değişimler annenin özgüvenini etkileyebiliyor, hatta doğum sonrası depresyona katkıda bulunabiliyor.
Unutmayın: Vücudunuz olağanüstü bir şey başardı. İyileşme süreci zaman alır, ama bu süreçte kendinize nazik davranmanız çok önemli.
5. Zihinsel yük (mental yük) burada başlıyor
Yemek yapmak, çamaşır yıkamak, ev işleri, alışveriş, faturalar, doktor randevuları… Bunların üzerine bir de gece uyanmaları, bebek bakımı ve belki de işe dönüş planı...
Hamilelikte herkes sizinle ilgilenirken, şimdi herkesin beklentisi sizden yana olabilir. Sanki birkaç gün içinde toparlanmalı, eskisi gibi her şeyi yapmalıymışsınız gibi. İşte buna zihinsel yük (mental yük) deniyor.
Bu yük, “her şeyi yapmalıyım” hissiyle birleştiğinde, annelik tükenmişliği (parental burn-out) kaçınılmaz olabiliyor.
Yapabileceğiniz en iyi şey:
➡ Yardım istemek ve sorumlulukları paylaşmak.
➡ Her şeyi tek başınıza üstlenmek zorunda olmadığınızı kabul etmek.
Bu sizin hem fiziksel hem zihinsel sağlığınızı korumanıza yardımcı olur.
Bu benzersiz doğum sonrası dönemi daha iyi anlamak için, konuyla ilgili makalemizi buradan okuyun.