• 1.250 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava!

  • 1,250.00TL daha alışveriş yaptığınızda kargo bedava!
    • #Hamilelik
    • #Sağlık ve Refah

    Miyom Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

    5 dakika okuma süresi Güncellendi Kasım 15, 2024
    Yayınlandı October 07, 2024 Mustela Turkiye
    miyom_nedir-kapak_gorseli - Mustela Türkiye - 1

    Kadın sağlığının sessiz bir tehdidi olan miyomlar, rahmin kas dokusunda oluşan iyi huylu tümörlerdir. Her yıl yüz binlerce kadının hayatını etkileyen bu yaygın pelvik tümörler, genellikle belirgin bir semptom göstermese de, bazı durumlarda ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Miyomların neden olduğu şiddetli kanamalar, ağrılar ve üreme sorunları, kadınların yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilir. Peki, miyom nedir, belirtileri nelerdir,  nasıl teşhis edilir ve tedavi edilebilir? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç, miyom hakkında tüm merak edilenleri yazdı!..


    Miyom Nedir?

    Miyomlar, rahmin kas dokusunda gelişen iyi huylu, kanser olmayan tümörlerdir ve kadınlarda en sık görülen pelvik tümörler arasında yer alır. Ancak bu yaygınlık, endişe verici bir durum yaratmamalıdır. Fibroid veya leiomiyom olarak da bilinen miyomlar, düz kas ve bağ dokusu içeren zararsız kitlelerdir.

    Her Kadında Miyom Bulunur mu?

    Miyomlar her kadında bulunmaz, ancak oldukça yaygındır. Kadınların yaklaşık %70-80'i hayatları boyunca bir veya daha fazla miyom geliştirme riski taşır. Özellikle doğurganlık çağındaki kadınlarda daha sık görülür. Miyomlar genellikle belirgin semptomlar göstermeyebilir ve çoğu kadında hiç fark edilmeden kalabilir. Ancak bazı kadınlarda miyomlar, şiddetli kanama, ağrı veya üreme sorunlarına yol açabilir. Düzenli jinekolojik muayeneler, miyomların erken teşhis edilmesine yardımcı olabilir.

    Miyomların Çeşitleri ve Sınıflandırılması

    Miyomlar, en sık görülen iyi huylu pelvik tümörler arasında yer alır ve özellikle doğurganlık çağındaki kadınların %20'sini etkiler. Miyomlar, rahimde bulundukları yere göre sınıflandırılır ve en yaygın olarak kullanılan sınıflama, rahim duvarındaki yerleşimlerine dayanır. Bunun yanı sıra, Uluslararası Jinekoloji ve Obstetri Federasyonu (FIGO) miyomları Tip 0'dan Tip 7'ye kadar derecelendirir. İşte en sık görülen miyom çeşitleri:

    1. Submukozal Miyomlar:
      Rahmin iç duvarında yer alan bu miyomlar, rahim boşluğuna doğru büyür. Yoğun kanama ve kısırlık gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilirler. Submukoz miyomlar FIGO sınıflamasına göre üç gruba ayrılır:
      • Tip 0: Tamamen rahim içinde bulunur.
      • Tip 1: %50'sinden fazlası rahim içindedir.
      • Tip 2: %50'den azı rahim içindedir. Bu miyomlar gebelik şansını olumsuz etkileyebilir, bu yüzden çıkarılması gerekebilir.
    1. İntramural Miyomlar:
      Rahim kas dokusu içinde yer alan bu miyomlar, en yaygın türdür. Boyutları büyüdükçe adet kanamaları, ağrı ve çevre organlara baskı gibi sorunlara yol açabilirler. Büyük intramural miyomlar, bazı durumlarda cerrahi müdahale gerektirebilir.
    2. Subserozal Miyomlar:
      Rahmin dış yüzeyinde büyüyen bu miyomlar, genellikle gebelikle veya kısırlıkla ilgili komplikasyonlara yol açmazlar. Ancak boyutları arttıkça komşu organlara baskı yaparak ağrı ve rahatsızlık yaratabilirler.
    3. Saplı Miyomlar:
      Rahim içinde veya dışında, ince saplar üzerinde büyüyen miyomlardır. Sapları nedeniyle ağrıya ve bazen torsiyon (dönme) gibi ciddi sorunlara yol açabilirler.
    4. İnterligamentöz Miyomlar:
      Rahmin iki bağ dokusu arasında gelişen miyomlardır. Daha nadir görülür ve genellikle komşu organlara baskı yaparak belirtiler oluşturur.
    5. Paraziter Miyomlar:
      Bu tür miyomlar, rahimden ayrılarak çevredeki dokulara yapışır ve beslenmeye devam ederler. Nadir görülür ve cerrahi müdahale gerektirebilirler.

    Her kadında birden fazla türde miyom gelişebilir. 50 yaşına kadar kadınların %70-80'i bir miyom tümörü geliştirme riskine sahiptir.

    Miyomun Belirtileri Nelerdir?

    Miyomların en yaygın belirtisi, düzensiz ve yoğun vajinal kanamalardır. Rahim içindeki myomlar genellikle belirgin bir semptom göstermese de, bazı durumlarda rahmin kasılma yeteneğini etkileyerek uzun, yoğun ve düzensiz kanamalara yol açabilir. Bu kanamalar, anemiye (kansızlık) neden olabilir ve bu da halsizlik, erken yorulma gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Çoğu hasta bu kanamaları normal kabul edip duruma alıştığından, hastaneye başvurduklarında genellikle ciddi düzeyde anemi gelişmiştir. Bu nedenle, şiddetli ya da uzun süreli vajinal kanamalar fark edildiğinde mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekir. 

    Başlıca belirtileri ise şunlardır: 

    • Yoğun kanama
    • Anemi
    • Yorgunluk ve halsizlik
    • Ağrılı cinsel ilişki
    • Gebelik ile ilgili problemler, düşük riski ve kısırlık
    • Myomlar enfekte olduğunda vajinadan ağrı, kanama veya akıntı
    • Nadir durumlarda karında baskı hissi veya bir kitle
    • İdrar yolu enfeksiyonları, idrar yapmada zorluk

    Miyomların Neden Olduğu Sağlık Sorunları

    Miyomlar tedavi edilmediğinde büyüyerek rahim üzerinde baskı oluşturabilir ve birçok sağlık sorunlarına yol açabilir. Miyomların varlığı nedeniyle en yaygın görülen sağlık problemleri şunlardır:

    • Şiddetli pelvik ağrılar: Büyüyen miyomlar pelvik bölgedeki organlara baskı yaparak ağrıya neden olabilir.
    • Aşırı adet kanamaları ve anemi: Miyomlar, yoğun ve uzun süren adet kanamalarına yol açabilir, bu da zamanla kansızlık (anemi) gibi sorunlara neden olur.
    • İdrar ve bağırsak problemleri: Büyük miyomlar, idrar torbasına baskı yaparak sık idrara çıkma ihtiyacı yaratabilir. Aynı zamanda bağırsaklara baskı yaparak kabızlık ve sindirim sorunlarına yol açabilir.
    • Gebelikle ilgili sorunlar: Gebelik döneminde miyomlar düşük riskini, erken doğum ihtimalini ve sezaryen gereksinimini artırabilir.
    • Kronik ağrı ve rahatsızlık: Tedavi edilmezse miyomlar, uzun vadede kronik ağrıya ve rahatsızlığa neden olabilir.

    Miyomlar ve Hamilelik

    Gebelik sırasında miyomların genellikle büyüdüğü bilinir, bu durum ciddi ağrıya ve bazen hastaneye yatışa neden olabilir. Ancak, bazıları gebelikte büyümeyebilir, hatta küçülebilir. Genel olarak, gebeliğin miyomlar üzerindeki etkisi değişken ve tahmin edilemezdir. Büyük olmayanlar genellikle belirgin zarara yol açmazken, büyük miyomlar çocuğun doğum kanalına girmesine engel olabilir ve bu da doğum komplikasyonlarına yol açabilir. Ayrıca, miyomlar düşük ve erken doğum riskini artırabilir. Miyomlar, Placenta previa (bebeğin eşinin rahim kanalına yakın veya tamamen kapalı olması), sezaryen ihtimali ve doğum sonrası kanama riskini de artırabilir.

    Gebelik öncesinde miyomektomi ameliyatı geçirmiş kadınlarda, doğum sırasında uterin rüptür (uterusun yırtılması) riski düşük olsa da, bu olasılık bilinmelidir. Sezaryen sırasında miyom çıkarılması genellikle tercih edilmez; çünkü gebe uterusunun aşırı derecede kanlanması ve çıkarılan miyom yerinden kanamanın durdurulamaması riski vardır, bu da rahmin alınması (histerektomi) gerektirebilir. Ancak, eğer miyom rahmin dış duvarında ve özellikle saplı ise, sezaryen sırasında alınabilir. Daha derinde yerleşmiş miyomların ise yalnızca deneyimli cerrahlar tarafından çıkarılması önerilir.

    Miyomlar ve Kısırlık

    Kısırlık sorunu yaşayan kadınların %5-10'unda miyom bulunurken, miyomlar yalnızca %1-2,4 oranında doğrudan kısırlık nedeni olarak tanımlanır. Özellikle submüköz miyomlar, rahim iç zarının yapısını bozarak embriyonun rahme tutunmasını zorlaştırabilir ve bu da kısırlığa neden olabilir. Gebe kalamayan kadınlarda submüköz miyom tespit edilmesi durumunda, genellikle cerrahi müdahale ile bu miyomların alınması önerilir.

    Miyomlardan Korunma ve Risk Faktörleri

    Miyomların kesin nedenleri hala tam olarak bilinmemekle birlikte, hormonlar, genetik yatkınlık, obezite, kötü beslenme ve stres gibi etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Miyomlardan korunmak için sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimsemek ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak oldukça önemlidir. Ayrıca, düzenli jinekolojik muayeneler de kadın sağlığını korumada büyük rol oynar.

    Miyomların risk faktörlerini sayacak olursak;

    • Hormonal faktörler: Östrojen ve progesteron hormonlarının yüksek seviyeleri, miyomların büyümesini teşvik edebilir. Bu hormonların etkisi altında olan kadınlar, miyom geliştirme riski taşır.
    • Genetik yatkınlık: Ailede miyom öyküsü bulunan kadınlarda miyom gelişme riski daha yüksektir. Genetik faktörler miyomların oluşumunda önemli bir rol oynayabilir.
    • Obezite ve kötü beslenme: Yüksek vücut kitle indeksi ve yetersiz beslenme, miyom riskini artırabilir. Obezite, hormon dengesizliklerine yol açarak miyom oluşumuna katkıda bulunabilir.
    • Stres: Stres, hormonal dengesizliklere neden olabilir ve bu da miyomların oluşum riskini artırabilir.

    Miyomların Tanısı ve Teşhisi

    Miyomlar genellikle rutin jinekolojik muayeneler sırasında fark edilir. Kesin tanı için hastanın öyküsü ve fizik muayene yapılır. Teşhis yöntemlerini sıralayacak olursak;

    • Ultrasonografi (USG): Rahmin görüntülenmesini sağlar, miyomların boyutu, yeri ve sayısını belirler.
    • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): Büyük ve karmaşık miyomların detaylı görüntülerini sunar.
    • Histeroskopi: Rahim içine yerleştirilen teleskop ile miyomların doğrudan görülmesini ve biyopsi alınmasını sağlar.
    • Bilgisayarlı Tomografi (BT): Diğer yöntemlerle yeterli bilgi alınamadığında kullanılır, detaylı kesit görüntüleri sağlar.
    • Kan Testleri: Miyomlarla ilişkili anemi gibi komplikasyonları değerlendirmek için yapılabilir.

    Miyomlar Kansere Dönüşür mü?

    Miyomlar genellikle iyi huylu tümörlerdir ve kansere dönüşme riski çok düşüktür. Ancak, miyom dokusunda nadiren de olsa kanser hücreleri bulunabilir ve bu durum leiomiyosarkom adı verilen kanser türüne yol açabilir. Hızla büyüyen veya menopoza girdikten sonra büyüyen miyomlar derhal değerlendirilmelidir. Kanserli miyomlar genellikle menopoz sonrası teşhis edilir ve rahim kanaması, kilo kaybı, sürekli yorgunluk gibi belirtiler bu durumu işaret edebilir.

    Miyom Nasıl Tedavi Edilir?

    Miyomların tedavisi, miyomların büyüklüğüne, sayısına, konumuna ve neden oldukları semptomlara bağlı olarak değişiklik gösterir. Semptom yaşamıyorsanız, tedaviye genellikle gerek olmayabilir. Küçük miyomlar genellikle izlenir ve herhangi bir tedavi uygulanmaz. Ancak, miyomlar şiddetli ağrı, aşırı kanama, idrar yolu ve bağırsak problemleri gibi semptomlara neden oluyorsa, tedavi gerekebilir. Tedavi seçenekleri arasında şu yöntemler yer alır: 

    1. Cerrahi Yöntemler:
    • Miyomektomi: Miyomların çıkarılması işlemi, rahim fonksiyonlarını koruyarak çocuk sahibi olmayı planlayan kadınlar için uygundur. Üç ana yöntemi vardır.
    • Histeroskopik Miyomektomi: Vajinal yoldan yapılan ve rahmin iç yüzeyindeki küçük miyomların çıkarılmasını sağlar.
    • Laparoskopik Miyomektomi: Karın duvarında küçük kesilerle yapılan ve 4-5 cm'den büyük miyomlar için uygundur.
    • Açık Cerrahi: Büyük ve karmaşık miyomlar için yapılan, göbeğin üstünden büyük bir kesi açarak gerçekleştirilen yöntemdir.
    • Histerektomi: Rahmin tamamen alınması, çocuk sahibi olmayı düşünmeyen kadınlar için uygundur ve çok sayıda veya büyük miyomlar için tercih edilir.
    1. Ameliyatsız Tedavi Yöntemleri:

    Ameliyatsız tedavi yöntemleri arasında ilaç tedavisi ve girişimsel radyolojik teknikler bulunur. İlaç tedavisi, miyomların büyümesini yavaşlatmak ve semptomları hafifletmek için kullanılır; hormon tedavileri östrojen ve progesteron seviyelerini düzenler, ancak miyomları tamamen ortadan kaldırmaz. Girişimsel radyolojik teknikler ise miyomları besleyen damarları kapatarak miyomların küçülmesini sağlar; bu minimal invaziv yöntem, kasık damarına yerleştirilen bir kateter aracılığıyla gerçekleştirilir ve genellikle hastanede yatış gerektirmez.

    Miyomların Yönetimi ve Takibi

    Miyomların tedavi sonrasında tekrar oluşma riski bulunmaktadır ve bu risk, yaş, miyomların sayısı ve boyutu, tedavi yöntemi ile genetik faktörlere bağlı olarak değişebilir. Hormonal dengenin sağlanması, östrojen ve progesteron seviyelerinin kontrolü miyomların yönetiminde kritik öneme sahiptir. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve kilo kontrolü miyom riskini azaltabilir. Stresin yönetilmesi de hormonal dengesizlikleri önlemeye yardımcı olabilir.

    Düzenli jinekolojik muayeneler ve ultrason kontrolleri, miyomların tekrar oluşumunu erken tespit etmede büyük önem taşır. Tedavi seçenekleri arasında ilaçlar, minimal invaziv prosedürler ve cerrahi müdahaleler yer almaktadır. Cerrahi sonrası, özellikle genç hastalarda ve birden fazla miyom varsa, tekrar oluşma riski yüksektir. Yaşam tarzı değişiklikleri, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve alkol/sigara kullanımından kaçınma gibi önlemler, bu riski azaltabilir. Menopoz sonrası östrojen seviyelerinin azalması da genellikle riski düşürür.

    İlginiz Çekebilecek Diğer Ürünler

    İlgili Blog Yazıları