Mol gebelik, rahim içinde anormal hücre büyümesi sonucu oluşan bir gebelik komplikasyonudur. Halk arasında "üzüm gebeliği" olarak da bilinen bu durum, normal bir gebelik yerine, üzüm tanesi şeklinde anormal doku oluşumuna yol açar. Mol gebelik, döllenme sırasında genetik bir hata sonucu oluşur ve hamileliğin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini engeller. Bu yazıda, mol gebeliğin belirtilerini ve tedavisi konusunda yapılması gerekenleri öğrenebilirsiniz.
Mol Gebelik Nedir?
Mol gebelik, gebelik sırasında rahimde normalden farklı bir gelişim gösteren trofoblast hücrelerinin anormal çoğalması sonucu oluşan bir rahatsızlıktır. Bu hücreler normalde plasentayı oluşturur ve embriyonun rahim duvarına yerleşmesini sağlar. Ancak mol gebelikte
bu hücreler sağlıklı bir gebelik yerine, rahim içinde üzüm tanesi şeklinde birçok anormal doku oluşumu meydana getirir. Bu durum, halk arasında "üzüm gebeliği" olarak bilinir.
Mol gebelik, döllenme sırasında oluşan genetik bir hata sonucu rahim içinde anormal bir dokunun büyümesidir. Nadir de olsa bazen embriyo gelişimi gözlemlenebilir, ancak genellikle gebelik kaybıyla sonuçlanır.
Mol gebelik, tam ve kısmi olmak üzere iki türde görülür. Tam molar gebelikte, plasenta dokusu genişler ve sıvı dolu kistler oluşturur. Bu durumda fetüs gelişmez veya çok erken aşamada gelişim durur. Kısmi molar gebelikte ise plasenta hem normal hem de anormal dokuları içerebilir. Bu durumda bir fetüs oluşabilir, ancak genellikle hayatta kalamaz ve hamilelik çoğunlukla erken dönemde düşükle sonuçlanır. Gebelik belirtileri normal hamilelikle benzer olsa da, düzenli jinekolojik kontrollerle erken teşhis edilmesi büyük önem taşır. Tedavi edilmezse ciddi sağlık risklerine yol açabilir.
Mol Gebelik Neden Olur, Risk Faktörleri Nelerdir?
Mol gebeliğin temel nedeni, döllenme sırasında oluşan genetik bir hatadır. Normal bir gebelikte embriyo 46 kromozom içerir; bu kromozomların 23'ü anneden, 23'ü babadan gelir. Ancak mol gebelikte bu genetik yapı bozulur ve anormal bir gelişim süreci başlar.
Mol gebeliğin temel nedeni, döllenme sırasında oluşan genetik bir hatadır. Normal şartlarda bir gebelikte embriyo, 23'ü anneden ve 23'ü babadan gelen toplam 46 kromozom içerir. Ancak mol gebelikte bu genetik yapı bozulur ve embriyo anormal bir şekilde gelişmeye başlar. Mol gebelik riski, bazı faktörlere bağlı olarak artış gösterebilir. Özellikle 20 yaşın altındaki veya 40 yaşın üzerindeki kadınlar, bu duruma daha yatkındır. Ayrıca, birden fazla düşük yapmış kadınlarda da mol gebelik olasılığı daha yüksektir. Daha önce mol gebelik geçirmiş olan kadınlar, bu durumu yeniden yaşama riskiyle karşı karşıya olabilir; her 100 kadından birinde tekrar mol gebelik görülebilir.
Mol Gebelik Önlenir mi?
Mol gebeliği önlemenin bir yolu yoktur. Mol gebelik geçmişiniz varsa, ilk mol gebeliğinden sonra bir yıla kadar başka bir gebelikten korunarak komplikasyon olasılığını azaltabilirsiniz. Gebe kalmaya çalışmanın ne zaman güvenli olduğunu doktorunuza danışabilirsiniz.
Mol Gebeliğin Belirtileri ve Teşhisi
Mol gebeliğin belirtileri normal bir gebelikle benzerlik gösterebilir, bu da durumu erken dönemde fark etmeyi zorlaştırabilir. Gebelik testleri pozitif çıkabilir ve beta-HCG seviyeleri yüksek olabilir. Tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, düzenli jinekolojik kontrollerin yapılması hayati önem taşır. Mol gebelik zamanla normal gebelikten farklı bazı belirtiler göstermeye başlar. En sık görülen mol gebelik belirtileri şunlardır:
- Vajinal kanama: İlk üç ayda koyu kahverengi veya parlak kırmızı kanamalar görülür.
- Şiddetli bulantı ve kusma: Normal gebelikteki bulantılara kıyasla daha şiddetli mide bulantısı ve kusma görülebilir.
- Üzüm benzeri kistler: Vajinadan üzüm tanesine benzeyen küçük kistlerin atılması mol gebeliğin bir belirtisi olabilir.
- Pelvik ağrı ve basınç: Rahimde aşırı büyüme nedeniyle pelvik bölgede baskı veya ağrı hissedilebilir.
- Ultrason bulguları: İlk ultrason muayenesinde rahimde "bal peteği" görünümü dikkati çeker. Fetal kalp atışı veya hareket gözlenmez. Daha ileriki aşamalarda mol gebelik şu belirtilerle de kendini gösterebilir:
- Rahmin normalden hızlı büyümesi: Hamileliğin erken döneminde rahim beklenenden daha hızlı büyüyebilir.
- Preeklampsi: Yüksek tansiyon ve diğer preeklampsi belirtileri gebeliğin erken döneminde ortaya çıkabilir.
- Yumurtalık kistleri: Yumurtalıklarda kistler gelişebilir.
- Aşırı aktif tiroid: Tiroid bezinin aşırı çalışmasına bağlı belirtiler görülebilir.
Mol gebelik, erken dönemde fark edilmesi zor olsa da ilerleyen aşamalarda farklı belirtilerle kendini gösterebilir. Bu belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden jinekolojik kontrollerin yapılması, ciddi komplikasyonların önlenmesi açısından kritik önem taşır.
Mol Gebelik Tedavisi ve İzlemi
Mol gebelik, normal hamilelik belirtileri göstermesine rağmen, tedavi edilmediğinde hayati tehlike oluşturabilecek ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir durumdur. Bu durum, rahimdeki plasental dokunun anormal şekilde büyümesiyle ortaya çıkar ve nadir görülen bazı kanser türlerine de neden olabilir. Bu nedenle, mol gebelik teşhisi konan hastaların hızlı bir şekilde tedavi edilmesi büyük önem taşır.
Tedavinin ilk aşaması, rahimdeki anormal dokunun cerrahi müdahale ile temizlenmesidir. Genellikle "dilatasyon ve kürtaj" olarak adlandırılan bu işlemle, rahimdeki mol dokusu tamamen çıkarılır. Eğer hastanın durumu gerektirirse, nadir durumlarda kemoterapi veya rahmin tamamen alınması (histerektomi) da gerekli olabilir.
Mol gebelik tedavisinin ardından, hastaların düzenli takibi büyük önem taşır. Tedavi sonrasında, insan koryonik gonadotropin (hCG) seviyeleri düzenli olarak ölçülerek izlem yapılır. hCG, mol gebelikte anormal hücreler tarafından üretilen bir hormondur ve seviyesinin normale dönmesi, mol dokusunun tamamen temizlendiğini ve tekrar oluşmadığını gösterir.
Takip sürecinde, hastalardan kan veya idrar örnekleri alınarak hCG seviyesi kontrol edilir. Bu testler genellikle iki haftada bir yapılır ve hormon seviyeleri tamamen normale dönene kadar düzenli olarak devam eder. Bu takip süreci, olası komplikasyonların erken tespiti ve tedavinin başarısının doğrulanması açısından kritik önem taşır.
Tedavi sonrasında, hormon seviyeleri normale döndüğünde kadınlara bir süre gebelikten kaçınmaları önerilir. Mol gebelik sonrası hamilelik süresi, gebeliğin türüne ve hormon seviyelerinin ne kadar sürede normale döndüğüne bağlı olarak değişir. Genellikle, kısmi mol gebelik geçiren kadınlar için bu süre 6 ay, tam mol gebeliği yaşayanlar için ise 12 ay olarak tavsiye edilir. Bu dönemde, doğum kontrol hapları gibi güvenilir yöntemlerle gebelikten korunmak önemlidir. Bu ara dönem, vücudun tamamen iyileşmesi ve olası komplikasyonların önlenmesi için kritik bir süreçtir.
Mol Gebelik Tekrarlar mı?
Mol gebelik, genellikle düşük sosyoekonomik düzey, kötü beslenme ve ileri anne yaşı gibi faktörlerle ilişkilendirilir ve 1000 gebelikte 1 oranında görülür. Daha önce mol gebelik geçiren kadınlarda ise tekrar etme riski 10 kat artar ve yaklaşık %1’e yükselir. Yani, bir kez mol gebelik yaşayan kadınlar için tekrar yaşama olasılığı diğer kadınlara göre daha yüksektir.
Çoğu kadın, tedavi sonrasında sağlıklı bir gebelik yaşayabilir, ancak mol gebelik geçirenler nüks (tekrar) riski açısından dikkatle takip edilmelidir. Bu risk, mol gebeliğin tipine, genetik faktörlere ve kişinin sağlık durumuna bağlı olarak değişir.
Mol gebelik, nadir de olsa Gestasyonel Trofoblastik Neoplazi (GTN) adı verilen ve vücudun diğer bölgelerine yayılabilen kötü huylu bir hastalığa dönüşebilir. Bu nedenle, 1 yıl boyunca gebelikten kaçınmak ve doğum kontrol yöntemleri kullanmak önerilir. Hastalar, hCG seviyelerinin düzenli izlenmesi ve jinekolojik muayenelerde takip edilir.